Wednesday, March 6, 2013

'How I met your mother' ı izleyenleriz mutlaka vardır. Kısa bir özet geçmek gerekirse, hikaye Ted Mosby'nin hayatının kadını/eşi ile nasıl tanıştığını çocuklara anlatmasını konu alıyor. Bununla beraber tabii en yakın 4 arkadaşın da hikayesini yakından izliyoruz.

8 sezon oldu, hala Ted Mosby hayatının kadını ile tanışamadığı gibi bir de Kazanova Barney'nin yanı başındaki "hayatının kadının" 8. sezon sonunda bulması işin cabası. Ha oldu ha olacak derken, biri birini buluyor, yok olmuyor, yanı başındakine dönüyor diye diye uzuyor hikaye.

Ted, bu sefer buldu mu derken yok birşey oluyor ve Ms Perfect gene ortalarda yok. Durup her ilişkide düşünüyorum; bu kadının da kusuru ne, herşey harika gözüküyor, neden hayal kırıklığı ile sonlanıyor?

Bu noktada  insan doğası ile ilgili yeni bir araştırmaya değinmek isterim ; ne kadar çok seçeneğiniz olursa , o kadar mutsuz oluyorsunuz. B.Schwartz'ın kitabında neden az seçeneğin insanı daha mutlu ettiğine dair bir çalışma anlatılıyor ; çalışmanın deseni iki ayrı grubun seçimlerini karşılaştırmaktan oluşuyor. Birinci gruba 2 tablodan birini , diğer gruba da 12 tablodan bir tanesini seçip eve götürmesini isteniyor.

Ertesi günde de gruplara ne kadar mutlu oldukları soruluyor ve 2. grubun daha mutsuz olduğu anlaşılıyor. 2. grupun 'sanki' birşeyler unutmuş veya deneyi eksik şekilde tamamlamış hissettiği gözlemleniyor. Bu durumu eminim sizde yeni gittiğiniz bir restorantta yemek seçerken, işe gitmeden önce kıyafetinizi hazırlarken yaşamışsınızdır.

Bir kişiden/olaydan hoşnut olmuyorsak, diğerini deneme şansımız var. Günümüz bize çok olasılık yaratıp bunu destekliyor. Diğerini denersek elimizdekini kaybetme riski var. Bu gidiş gelişler, kararsızlıklar kartopu gibi büyüyüp gidiyor ve geriye duru bir hüzün bırakıyor.

Elbette seçim yapmak da bizi daha mutlu bir insan yapmayacaktır ancak eğer yaptığımız seçeneğin arkasında durursak, yaptığımızı kabullenirsek ondan daha da zevk almaya başlarız , hatta renklendiririz.

Kısaca , Dear Ted Mosby, birisini bul ve bırakma artık :)

İnci Tebiş


0 comments:

Post a Comment