Monday, March 11, 2013


Öncelikle şiddeti tanımlamamız lazım. Şiddet ,  küçük düşürmedir, manipülasyondur, yabacılaşmadır, gözdağı vermektekdir, tacizdir, zor yollu iknadır. Şiddet kadınlara uygulanır, erkeklere uygulanır.
Nedenlerinden bazıları, fakirliktir, güç arzusu ile psikolojiktir, uyuşturucu faktörü ile fizyolojiktir.


Aile içi şiddet ise, bir aile üyesinin/ sevgilinin / arkadaşın diğerine karşı gösterdiği herhangi bir 'şiddet'tir. Yaklaşık 2 yıldan beri Hollaback adlı Amerikan temelli bir kuruşta ara ara projelerine katılan gönüllü psikoloğum. Bu projelere katılarak etrafımda olan bitene bir hayli duyarlı olmaya başladım. Evet, başladım diyorum çünkü eminim sizde benim gibi sokakta ya da evde bir şekilde tacize uğradığınızda önce bir tepki verip/vermeyip sonunda bastırıp unutuyorsunuz. Ancak, altını çizmek isterim ki yaşadığımızı hergün yaşayan insanlar var ve bu insanlar bir çıkış yolu olmadığını düşünüyorlar.

                               *                                       *                                       *

 Esas konuya girmeden önce bugün bu konu hakkında yazmamı teşvik eden şey ünlü bir sanatçının, adı bilinen bir gazeteye verdiği röportajdı.  Bu bayan, kadına destek veren bir projede kocası öldürülen bir kadın rolündeydi. Bu bayan, 'o' resmi çektirdiği için pişmandı çünkü henüz onu anlayacak bir kitle olmadığını düşünüyormuş. Sevgili arkadaşım Aly Neel, Amerika'dan Türkiye'ye gelip kendi davası bile olmayan sokak tacizini önleme ya da kadına şiddeti azaltmak için tüm zorlukları gerekek toplumun önüne çıkarken , onu kesinlikle (100%) anlayacak bir toplumun olduğunu düşünmüyordu herelde.  Yorumu size bırakıyorum...

                              *                                       *                                       *

Sevgiliniz akşam dışarı onsuz kızlarla/erkeklerle çıkacak ve siz buna tahammül edemiyorsunuz. Anlamadığınız bir nedenden ötürü istemiyorsunuz gitmesini. O ise planını yapmış ve o gece çıkmaya kararlı ve istekli...

- Çıkacağım ben, kırk yılda bir Allah aşkına
- Hayır otururuyorsun evde, çıkmayacaksın!
- Sanane yahu, buna karışamazsın sen.. Sen de kimsin. Sen de çıktın geçen gün
- Yiyeceksin dayağı şimdi , Çıktım ve sen de sürekli beni rahatsız ettin.  Sen de çıkmıyorsun.
- Hayır yani çıkarsam ne olacak, ayrılcak mısın?
- Evet
- İyi ayrıl.



İlk bir okuduğunuzda çok çocukca gelse de maalesef bunu hepimiz YA-ŞI-YO-RUZ. İnkar edilemeyecek kadar gerçek boyutta olan,  daha sonra düşündüğümüzde güldüğümüz bu ufak kesit bizim ya oracıkta ilişkimizi bitiriyor ya da unutup bir sonraki kavgaya ekleniyor. -Hani geçen gün diye başlayan cümleler kendisini daha da ileri boyuta götürüyor.

Uygulanması , kabul ediyorum, kolay olmayan ama sizi de feraha kavuşturacak bir çözüm mevcut.

Şiddet çemberi, 3 aşamadan oluşur. Gerginlik artar, patlama yaşanır ve en sonunda ya özür dilenir ve söner ya da dilenmez, unutulur. Bu kısır döngü yapıcı bir çözüme ulaşmadıkça devam eder.


-Sizi şiddete teşvik eden duyguları anlayın. O duyguları bilmek bizim neden rahatsız olduğumuzu ortaya çıkarır ve rahatlatır. Bu duygu; kıskançlık mı, korku mu, öc mü, hiçe sayılma mı ?

Öncelikle bilin ki bu duygular tamamen normaldir.
Duygular bizi kötü hissettirebilir ama bizi kötü biri yapmaz
Duygular aslında kafamızda değildir, vücudumuzdadır, titrer, terler, karın ağrıtır.
Gözüm döndü vurdum diye birşey yoktur.

Duygumuzu kontrollü bir şekilde davranışımızla ifade edebiliriz;

Senin akşamları geç saate kadar dışarıda arkadaşlarınla olman   beni korkutuyor .
______________________________________________      ____________
Davranış                                                                                     Duygu
Benimle bağırmadan konuşman,                                           beni mutlu ediyor.

Şunu anlamak gerekir ki sizi rahatsız eden o kişinin davranışı değil , o davranışın sizde yarattığı duygudur. Kendi yaşadığınız duygunun ceremesini karşısından çıkartmamak için duyguyu yakaladıktan sonra onunla bunu paylaşın.  Bilin ki kızgınlık normal ve insani bir duygudur. Kızgınlık kontrolden çıktığı zaman yıkıcı olur.


Kısaca;

  • Sorunu belirle, 
  • Sende hangi duyguları harekete geçiriyor , nerede, ne zaman , ne sıklıkta oluyor teşhis et
  • İfade et
  • Çözüm yolları bul ve geliştir. (Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, çocuk yapmak da çözüm değildir. Sizi bir ihtimal 9 ay götürür ama ben rönesans diyorum reform değil ) 


Son olarak gene X sanatçıya döneceğim. X demiş ki akıllı kadın dayak yemez, yani bir kez yemişse ikinci defa bilir ne yapacağını ; evden ayrılır, mor çatıya gider, emniyete sığınır, kocasından ayrılır.
Biz aşiretin, zor yolla dayatmanın, 13 yaşında gelin veren ülkenin çocuklarıyız. Hukuken çok doğru söylüyor çünkü, 4 Ocak 1998 yılında , 4320 sayılı ailenin korunmasına dair kanun, aile içi çiddetin önlenmesi adına da önemli bir adımdır. Ancak ;

Şiddete uğrayan kadın korkar, saygısını yitirir, kendini suçlar, yalnızlık çeker , ekonomik olarak bağımlıdır,  kızgındır, baskıyı içselleştirir ve umudu vardır.

Yapılacak en güzel yardım, kadınlarımızı daha da bilgilendirmektir. Kanunen hakkının olduğunu, Emniyet müdürlüklerinin belirli bir süre sığınma ve iş  sağladıklarının, Açev, Roteryenler, Soroptimistler ve lions gibi kuruluşların  son yıllarda onların yanında olduğunu bilmeliler.

İnci Tebiş



Istanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi
0212 292 77 39



-http://www.guardian.co.uk/society/domestic-violence

-Domestic Violence Against Women Incidence and Prevalence in an Emergency Department Population

Jean Abbott, MD; Robin Johnson, MD; Jane Koziol-McLain, RN, MS; Steven R. Lowenstein, MD, MPH
JAMA. 1995;273(22):1763-1767

0 comments:

Post a Comment