En çok deneyimimin olduğu ama en az konuştuğum konuya bugün girmeye hazırım sanırım. Aşk. 33. yazımın aşk ile olacağına söz vermiştim ve sözümü tutuyorum :)
Yakın dostlarımın nasıl aşka başladığını, nasıl aynı duygu için farklı aşamalardan geçtiğini gözlemleme gibi harika bir deneyim edindim. Biri ilk onun mesaj atmasını, ilk onun öpmesini beklerken diğerleri dobra dobra o anda ne istiyorsa ona girişti. Aynı olan tek şey var ki o da O'ndan bahsederlerken, yüzlerinin güldüğü, heyecanlandıkları idi. İştahları kesildi, ev-iş güzergahı birden genişledi ve enerji patlaması yaşadılar. Son aşamada da facebook'da durum paylaşıldı.
Hayır esas önemli nokta da bu duygular kışın da başladı. Araştırmalara göre devam eden ilişkilerin çoğu yazın başlıyor, çünkü kış yorucu, soğuk, kendini 'çekici' olarak göstermenin yazdan daha zor olduğu bir dönem.
Peki, hadi konuya girelim. Birisine aşıksınız, birisi sizin herşeyiniz, onsuz olamaz dediğiniz kişi daha iyi olarak düşündüğünüz birisi ile çakışıyor. Hoppala paşam malkara keşan!
Yeni birisine aşık olup diğerine bağlı kalabilir misiniz?
Aynı anda iki kişiye aynı duyguları besleyebilir misiniz?
Yoksa bu yeni biri arayışında iken eskisinden kopmak için kurulan bir köprüden, geçiş zamanından mı ibarettir?
Hem kültürden dolayı hem de yarattıkları kişisel ahlaktan dolayı çoğu insan bu durumu reddecektir. Onların bakış açısınıa göre aşk bir kişiye verilmelidir. Bir kalbimiz vardır ve ancak bir kişiye yetecek kadar duygu pompalayabilir. Bu tarz bir sevgi başka bir kişi için bölünemez. Yoksa bu, Osman'a, Ayşe'ye çok vermen, Kemal'e Merve'ye az vermen anlamına gelir. Kısaca birini bırkmadan diğerine geçemezsin. Bu durum para ve zaman açısından doğru olabilir, ancak bir anne 2 çocuğa sahip olduğu zaman ilgisini sadece birine vermiyor, ikisini de eşit seviyor. O zaman neden iki kişiye aşık olunmasın? Belki çok alta indirgemek gibi olacak ama vereceğim örnekten çok doğru bir tespit yapmak da mümkün.
Az çok hepimiz pazarda alışveriş yapmaya aşinayız. O kargaşada bir bluz beğenir elimize alırız. Bedeni de Medium'dur, bu size olur bilirsiniz ancak small olsa daha iyidir. Bir beden küçüğünü ararken tezgahı darma duman edersiniz. En önemli nokta ise elinizdekini de bırakmazsınız. İstediğinizi bulursanız bir ona bir de diğerine bakarsınız; defosu var mı, ne kadar küçük, hangisi üstünüze daha olur... Bu süreçten sonra da uygun olduğunu düşündüğünüz bluzu alırsınız. Bu bizim doğuştan getirdiğimiz, bize bahşedilen seçme sürecidir.
İki kişiye aşık olunamayacağını ileri süren kişiler de ikinci olarak aşkın monogam ( tek eşli) olduğunu söylerler. Peki neden? Aşk doğanın bize sunduğu, yaşayacağımız bir duygu. Bir taraf güven anlamında tatmin ederken diğeri de karşığını sevgi ile verir. Ancak bu iki kişinin de monogam ilişkiye ihtiyacı olduğunu savunur ,bu da akıllara başka bir soruyu getirir; monogam olan insanlar, doğal olarak monogam ilişki isteyecektir, ama bu monogamlığa olan arzunun ne olduğu açıklayamaz. Tabi ki de monogam bir ilişki istemek bir savunma veya mazeret gerektirmez, ama bu hala monogam ilişkinin zorunluğu olması gerektiğini açıklamaz.
Aslında hepsinin ötesinde sorun iki kişinin monogam ilişki isteyip ancak birinin başka bir kişiye, diğerinin haberi olmadan, gönlünün kaymasıdır. Sadık kaldığınız adam/kadın'dan geçireceğiniz zaman çalınır ve diğer kişiye harcanır. Bu durum sizi istenmeyen bir seçme aşamasına getirir. Ancak, tek eşlilik üzerine kurulu bir ilişkiniz yok ise yaşadığınız durumu 'sadık' olduğunuz kişiye açıklayabilirsiniz çünkü zaten bir beklenti yoktur. Bunları yazarken aslında çok dış pencereden bakıp mantık çerçevesi üzerinde yazıya döküyorum. Ülkemizin insanlarına , hatta yeni jenerasyona bakarsak insanlar bir şekilde tek eşli olmak istiyor . Bir süre kaçamaklar hoş güzel ama malum konuşma için çanlar birgün çalınıyor. Bunun sonunda da eğer iki tarafta sadık olmak isterse bir 'ilişki' başlıyor, aksi takdirde ya ipleri koparın ya da size uygunsa devam edin. İnsanların bu aşamada yaptığı en büyük hata, umut bekleyerek 'tamam bana uyar' diyip takılmaya devam etmek. Gene istisnalar vardır elbet, ancak ilişki beklemeyen kadın/adam yarın da beklemeyecektir. Beklese de sizin olma olasılığınız da muamma. Bu noktada beyhude bir bekleyiş içindeyken kendinizi o kişinin whatsapp'da son görülme saatini, facebook'da ilişki durumunu kolluyor olarak bulabilirsiniz. Bunlar ne kadar komik gibi gözükse de aslında can acıtan bir uğraştır.
Yıllar içinde aşkın, sevginin nasıl evrildiğini düşüyorum da sanırım şu şekilde oldu ;
Kaynak az, seçenekler az; biri, birini sever, ilişki başlar ve evlenilir.
Yıllar geçer; ilişkide olalım ama birbirimizi sıkmayalım. Ara sıra görüşelim bakalım nasıl oluyor.
Yıllar biraz daha geçer; *uck Buddy tanımı ile karşılaşırız. Hiçbir şekilde duygusal bir ilişki beklenmez ama sadece cinsellik için birliktelik yaşanır.
Şimdi ; geçmiş hala günümüzde mevcut (tahtaya vurun!), hep mevcuttu ancak yeni bir tip daha var. Geçen gün bir arkadaşla günümüze uyan yeni bir tanım getirdik ; Fun body. Bu tanıma göre birey cinselliği karşı tarafla yaşıyor ve tüm duygular açık açık karşısındakine anlatılıyor. Arada sırada dışarı çıkıp da birşeyler paylaşılıyor ve çifler gecenin sonunda sarılarak uyuyor ancak bunlar sonucusunda hiçbir sadakat beklenmiyor. Bu ilişkinin temelinde kıskançlık ve bağlanma yok.
Apple Iphone 6'yı çıkaracekken bizim hala nokia için kalbimizin atması iyice zorlaştı. Başa dönersek, bir ilişkiyi bitirip diğerine başlamak her zaman daha mantıklı ancak kolay da değil. Zor bir döneme geldiğiniz zaman kendinize bir sorun ; bunu yapmaya devam edip herkesi gerçekten de mutlu edebilir misiniz? Hayır demenin zevkine varın, Nazım Hikmet'in de dediği gibi " Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin..."
İnci Tebiş