Friday, July 26, 2013



 " Onun benim için ideal bir eş olduğunu onu ilk kokladığımda anladım"


Hayat arkadaşımızı gerçekten nasıl seçiyoruz? Hangi faktörler bizim için önemlidir? Peki bütün bu kararları bilinçli olarak mı alırız?

Yıl olmuş 2013 ama yeni yapılan araştırmalar hala taş devrinin kurallarının geçerliliğini kanıtlıyor. 'Kim kime neden aşık oluyor?' sorusu evrimin bir hayli ilgisini çeken bir sorudur.  Bugünlerde her ne kadar tarihe gömülmeye, kitaplardan çıkartılmaya çalışılsa da evrimin babası Darwin doğal seleksiyon ile eş seçmeyi net bir şekilde açıklamıştır.Yani bir maymunun, tavuskuşunun gücünü ve güzelliğini 'eşine' göstermeye çalışması rastlantı değil. Buna ek olarak da bir maymunun bir fareyi 'ayarttığını' görmek çok mümkün değildir. İnsanlar kendi gibi olan, kendilerine benzeyen kişileri seçmeye eğilimlilerdir. Şimdi ilginç bir araştırma anlatacağım;


İsviçreli zoolog Claus Wedekid, kokunun eş seçiminde kadınlar açısından önemini anlayabilmek için bir ter-testi yapmıştır.Erkeklere iki gün art arda gece yatarken giymesi için beyaz temiz T-shirtler verilmiş ve giymedikleri zamanlarda plastik bir torba içinde saklamalarını söylenmiş.

Kadınlardan, koklayarak kendilerine en çekici gelen erkek kokusunu seçmeleri istenmiş.

Bilimsel açıdan öncelikle nasıl olduğunu anlatmak gerekir. Şöyle ki  MHC (major histocompatibility locus, büyük doku uygunluk kompleksi) adlı bir gen vardır. Farelerle de yapılan başka bir araştırmaya göre de karşındaki erkeğin MHC geni ne kadar farklı ise farenin o fareyi çiftleşme için seçme olasılığı yükseliyor. Mesela aile bireylerinin  MHC geni birbirine çok benzer. Bundan dolayı aile içinde kimse kimseyi 'çekici' bulmaz ve böylece aynı soydan çiftleşme oranı düşüktür.


Ter araştırmasına göre de kadınların, kendisinden en farklı kokuya sahip kişiyi seçtikleri görülmüş. 

Wedekid'e göre kadın, erkek kokusunu bağışıklık sisteminin bir aynası olarak görüyor, bundan dolayı da kendi genetik eksikliklerini kapatarak kendisine harika bir çocuk verecek erkeği kendine eş olarak seçiyor.
Ancak,eğer  kadın doğum kontrol hapı kullanıyorsa kokuyla "eş" belirleme özelliği ortadan kalkıyor.Daha doğrusu bu şartlar altında kendine en benzeyeni eş olarak seçiyor. Yani kendi MHC'sine yakın olanı seçiyorlar. İlginç ama tartışmaya açık olan bu araştırma arkasından birçok soruyu da beraberinde getiriyor.

Sonuca gelirsek insan diğer tüm canlılar gibi evrimine devam ediyor. İnsanlar seçecekleri/seçecekleri eşlerinin genetik kalitesi ve üretkenliğinden önce maddi ya da sosyal durumunu daha önde tutuyor.

Gene de 'ilk buluşma'dan önce belki de elinize geçirebileceğiniz kokusunu taşıyan bir bez parçası ile bazı şeyleri bilmek de ilginç şekilde heyecanlı :)

İnci Tebiş
_______________________________________________________________


http://en.wikipedia.org/wiki/Major_histocompatibility_complex

Thornhill, R., Gangestad, S. W., Miller, R., Scheyd, G., McCollough
J. K., & Franklin, M. (2003). Major histocompatibility complex genes,
symmetry, and body scent attractiveness in men and women.
Behavioral Ecology, 14(5), 668-678. Print.

Thursday, July 25, 2013






Aslında hayatımız çok da monoton sayılmaz, sayarsak kendimize haksızlık ederiz. Hergün yeni bir bilgi ile uyanıyoruz. Bazı aynı bilginin durumu değişiyor; ıspanaktaki demirin azlığı çokluğu gibi , ya da yeni bir bilgi ekleniyor; kök hücrenin mucizeleri gibi.


Kısaca, benimsediğimiz bugün öğrendiğimiz bir gerçeğin bir raf ömrü var.


Kişiliğe göre değişen herkesin kendine has bir gerçeklik tanımı var. Bunları değiştirmek kolay olabildiği gibi kanıtlar karşısında bile mevcut düşüncelerimizi saklayıp 'esas' olanı görmezden gelebiliriz. Yani bir süre şahit olduğumuz, kulağımızda duyduğumuz gerçekleri unutup kendi inancımız çerçevesinde bir hikaye yaratabiliriz. Başta ne kadar eğlenceli gözükse de realist olmakta fayda var.

Onaylama önyargısını duymuşsunuzdur belki. Bu evvelce sahip olduğumuz, inandığımız ya da öyle olmasını arzu ettiğimiz fikirlerimizi ya da kimi kanaatlerimizi desteklemek için bazı somut durumları selektif biçimde dikkate aldığımız vakit ortaya çıkar.Çok tehlikelidir. Sizi hurafeye,kendi kafanızda yarattığınız bir duruma,ilişkiye inanmaya kadar da götürür.

Sizden pembe insan düşünmeniz istesem ve siz pembe renk insan olmadığını bilmenize rağmen gözünüzün önünde pembe insanı görebiliyorsanız, kısa bir süre için bunun doğruluğunu kabul etmişsinizdir.


Kısaca, dogmalarınızdan arının, siz onlara hükmedin.

İnsanların değerlerinin olması ve onlara sıkıca tutunup kararlı bir şekilde hayata devam etmesi güzel olduğu gibi riskli bir seçimdir. Bunun için de ister istemez bir bedel ödenir.

Peki siz buna hazır mısınız?